Köyümüzün siteyi yenilendi

Hakkımızda



Bu sayfa 5839 defa görüntülendi


Bağyurdu, cumhuriyetin ilk yıllarından beri, Konya'nın Bozkır kazasının en büyük köylerinden biridir. Bir ara resmi muamelelerini, kazanın eski dönemlerdeki bir bucağı olan Ahırlı üzerinden yürüttüğü olmuştur. Ancak bu durum çok uzun sürmemiş, belli bir müddet sonra, muameleler, tekrar kaza merkezi Bozkır'dan yürütülür olmuştur. Bugün de böyle devam etmektedir.
 
Bağyurdu özellikle son 40 yıldır dışarıya büyük bir göç vermektedir. 1970lerden önce burasının bir nahiye seviyesinde nüfusa sahip olduğu bilinmekte idi. Bu nedenle de Bağyurdu'nun bir ara nahiye olması gerektiği konusunda görüşler de yaygın hale gelmişti. Ancak o dönemin Türkiye şartları ve köylülerin içinde bulundukları durumlar ve gelecek nesillerinin geleceğinin ne olacağı konusunda köylülerin bilinçlenmeleri. Bağyurdu'nda bir göç dalgasının çıkmasına neden olmuştur. Öyleki, bugün köy nüfusunun 10 katından daha fazlası İstanbul'a yerleşmiş durumdadır. Burada İstanbullu olan Bağyurdu kökenli yeni bir neslin ve onların çocuklarının doğması söz konusu olmuştur.
 
Bağyurdu nüfusunda bir azalma görülmekle birlikte, aynı yıllarda (1970'lerde), köyün hane (ev) sayısında o denli bir eksilme görülmemiştir. Fakat, 40 yıl önce mevcut olan evlerden birçoğu, özellikle kerpiçten olanlardan bazıları, bugün yıkılıp yok olmuştur veya enkaz haline gelmiştir. Taş evlerden birkaç tanesi de böyle bir durum içindedir. (Örneğin Türüdü Mevlüt Dayı'mn evi vs).
 
Çevresinde komşu olarak Bademli, Öz, Aliçerçi. Mey re. Rahatlar, Bozdam. Karacaardıç, Sazlı. Pınarcık, Avdan, May, Balıklava, Akkise köyleri bulunmaktadır. Tarım ve hayvancılık Bağyurdu'nun başlıca geçim kaynaklan gibi görünmekte ise de, ahalinin belli bir kısmının ticaretle (tüccarlık, esnaflıkla) iştigal ettiği de bilinmektedir. Tarımda, birçok çeşit tahıl ürünü ve meyve üretimi söz konusudur. Bağyurdu'nun etrafının bağ ve bahçelerle bezendiği görülmektedir. Fakat son yıllarda bu alanlarda üretim hacminin düştüğünü belirtmek gerekir. Bunun nedeni, öncelikli olarak köydeki göçler ve son yıllarda daha çok hissedilen kuraklıklardır. Bağyurdu'nun çevre köyler ve kasabalarla olduğu gibi, Türkiye'nin birçok şehir, kasaba ve yerleşim yerleriyle, insanları aracılığıyla bağlantısı vardır. Kurulan ilişkilerde, ahalinin ticaret faaliyetlerinin önemli bir yeri vardır.
 
XI. asırda eski bir yerleşim yeri üzerine kurulmuş bulunan Bağyurdu, toros dağlan silsilesinin ortasında bir plato üzerinde yer almaktadır. Arazisi, çok az engebesi bulunmakla birlikte ekseriyetle düzdür. Bağyurdu. Bozkır kazasının birçok köyüne göre. bu özellikleriyle de tanınmaktadır. Kayalıklar, ormanlıklar veya dağlar köy içinde bulunmamaktadır; sadece kuzey bölümünde Çarşamba kanalının geçtiği yataklarda ve yine bu bölgenin kuzey bölümlerinde ormanlıklar ve taşlık alanlara rastlanmaktadır. Bu yöre. Bağyurdu'nun yaklaşık beş kilometre kuzeyinde bulunmaktadır.
 
Ahalinin ekseriyeti. İstanbul'da oturup, köyü adeta yaylak gibi kullanmaktadır. Bahar ve yaz aylarını, sonbahar (güz) aylarının bir kısmını köyde, diğer ayları veya kış mevsimini de İstanbul'da geçirmektedir.
 
Bağyurdu'nun bugün hem çevre köylerle ve kasabalarla hem de kaza merkezi Bozkır'la ulaşımı iyi durumdadır. Kaza merkezi Bozkır'a olan yol asfaltlanmıştır. Aynı yola, Bademli. Sazlı, Bozdam ve Karacardıç da bağlanmıştır,
 
Bağyurdu'nun alt yapı yönünden şimdilik sorunlarının çoğunun çözüme kavuşturulduğu görülmektedir. Elektrik, su ve telefon tesisatları kurulmuş olup, hizmetleri sürdürülmektedir. Ayrıca geçen yıl (2006"da) sokak aralarına kanalizasyon tesisatı da döşenmiştir. Bu hizmet, köyden yetişmiş ve ama İstanbul'da iş kurarak ekonomik yönden iyi kalkınmış köylülerden birinin, veya birkaçının büyük katkısının sağlaması suretiyle, gerçekleştirilebilmiştir. Bu insanlar son derece milletini, memleketini ve köyünün insanlarını seven değerli bireylerdir. Onların köy üzerindeki katkıları bir gölge misali insanlar üzerinde durmaktadır. Onlar köylüler tarafından hep onurla, büyük bir sevgi ve minnetle ebediyen anılacaklardır.
 
Prof. Dr. İbrahim GÜLER